Eşinin kendisine işkence yaptığını ve öldürülmemek için kocası Ramazan İpek'i öldürdüğünü anlatan Melek İpek, tutuklandı.
Antalya'da çıplak halde ve elleri kelepçeli bir şekilde kocasının işkencesine maruz kalan Melek İpek, servis şoförü eşi Ramazan İpek'i av tüfeği ile öldürdükten sonra jandarmayı arayarak teslim olmuştu.
İfadesinde 12 yıllık evliliği boyunca maddi sıkıntılardan kaynaklı aralarında huzursuzluklarının olduğu ve eşi Ramazan İpek tarafından fiziksel şiddete maruz kaldığını belirten Melek İpek, çok kez karakola ifade verip rapor almayı istediğini fakat eşi Ramazan İpek'in büyük kızı C.'nin doğumundan sonra 'Sen koruma kararı aldırırsın ben karakolda ifade verir çıkarım, döndüğümde seni de bu çocuğu da öldürürüm' diyerek tehdit ettiği için yapamadığını ifade etti.
Eşi Ramazan İpek'in silahlara olan tutkusu nedeniyle korktuğunu, bu yüzden şikayette bulunmadığını söyleyen Melek İpek, 7 ay önce aralarında geçen kavgalarda eşinin kendisini yaralandığını ve 'Seni buracıkta öldürüp kıyma yapar köpeklere yediririm, kimse senin izini bile bulamaz' diyerek tehdit ettiğini söyledi.
Melek İpek, cinayetin yaşandığı 7 Ocak akşamı eve geldiğinde eşinin tavırlarında değişiklik olduğunu söyledi.
Melek İpek, ifadesinde şunları söyledi:
"Aynı odada oturmamıza rağmen benim cep telefonuma WhatsApp mesajlaşması üzerinden 'Ben ayrılmak istiyorum' şeklinde mesaj attı. Ben de 'Sen bilirsin' diye cevap yazdım. Tekrar 'Diğer odaya gider misin' diye mesaj attı. Ben de cevap vermeden çocukları alarak diğer odaya gittim."
Aynı evin içerisinde mesajlaşmaya devam ettiklerini belirten Melek İpek, "Eşim 'Çocukların velayeti hakkında konuşmak istiyorum, madem gelmiyorsan çocukların biri sende biri bende kalsın' diye mesaj attı. Ben de 'İkisi de sende kalsın ayırmayalım, ben nasıl olsa daha sonra senden çocukları alırım' diye mesaj attım. Bu şekilde boşanmamız üzerine mesajlaştık. Ancak hiç konuşmadık"
'SON DUANI ET, KELİMEYİ ŞAHADET GETİR' DEDİ'
Saat 22.30 sıralarında çocuklarıyla uyku saati geldiği için yatmak için hazırlandıklarını kaydeden Melek İpek, şunları anlattı:
"Eşim benim adıma ruhsatlı olan yivli av tüfeğiyle içeri girdi. Tüfeğim normalde salonda duvara dayalı kılıfın içinde dururdu. Bana 'Son duanı et kelimeyi şahadet getir' dedi. Tüfeği bana doğrulttu. Ben de öldürmemesi için yalvardım. Tüfeği ateşleyeceğini anlayınca çocuklarımın önüne geçtim. İki kızım birbirine sarılmış ağlıyorlardı. Eşimin elindeki tüfeği elimle ittim, amacım çocuklarımı uzaklaştırmaktı. Bu esnada eşim ateş etti, çıkan mermi camdan dışarı gitti, biz yaralanmadık. Eşim tekrar tüfeği bana doğrulttu, ben tekrar öldürmemesi için yalvardım. Bu sefer tüfeği çocuklarımıza yöneltti.
Beni 'Sana önce çocuklarının acısını yaşatacağım, sonra seni öldüreceğim' diye tehdit etti. Ben iki kızımın eşim tarafından öldürüleceği düşüncesi ile çok korkup kızlarımın üstüne kapandım. Bu sefer tüfeğin dipçiği ile kafama vurdu. Bundan dolayı gözüm, yüzüm, kolum ve omzumdan yaralandım.
Beni saçından sürükleyerek diğer odaya getirdi burada yumruk ve tekme ile yüzüme ve vücuduma vurdu. Cebimdeki telefonu aldı kafama ve yüzüme telefonla vurdu. Çığlık attığım için susmamı söyledi ve boğazımı şiddetli bir şekilde sıktı. Bunun etkisiyle gözlerim yerinden çıkacak gibi oldu, karardı. 'Diğerlerine daha azını mı yaptığımı düşünüyorsun' diye bağırdı.
Elinden kurtuldum, kaçmaya çalışırken yakaladı yumruk ve tekme atmaya başladı. Çığlık atmaya devam edince tekrar boğazımı sıktı bu esnada ben bayıldım."
KENDİME GELDİĞİMDE ÇIPLAKTIM
Uyandığında kendini çıplak halde bulduğunu belirten Melek İpek, "Ellerim kelepçeliydi. Boynum ellerime, ellerim ayaklarıma, eşimin avda kullandığı naylon iple cenin pozisyonunda olacak şekilde banyoda buldum. Eşim bana soğuk su tutuyordu. Kendime biraz geldiğimde eşimin ben baygınken tecavüz ettiğini acıyla hissettim. Bu arada ben üşüdüğüm için tir tir titriyordum. Eşim ise banyoda çıplak vaziyette bir şey olmamış gibi duş alıyor, duvarları yıkıyordu. Duvarda ve klozetin üstünde kan izlerim vardı, bunları yıkıyordu. Banyoyu temizledikten sonra ayrıldı"
"Eşim 1520 santim uzunluğundaki Rambo bıçağıyla yanıma döndüğünü ben yerde cenin pozisyonunda olacak şekilde banyoda bekliyordum. Sol göğsümün altına bıçağı dayadı, sol eli bıçağı tutuyordu. Sağ eliyle baskı yapıp bana 'Buranın biraz daha altından bıçaklarsam ciğerine girer, biraz üstüne sokarsam kalbini delerim ama buradan yaparsam daha çok acı çekerek ölürsün' derken vücudumun farklı bölgelerinde bıçağı gezdirerek ucunu hissettiriyordu. Ben o an bıçakla keseceğini hissettim sürekli ağlayarak öldürmemesi için yalvarıyordum. Çığlık atıp yardım isteyemiyordum, çünkü bağırdığım takdirde öldüreceğim yönünde tehdit etti. Seni öldüreceğim çocukları da buraya yatıracağım"
"Çocukları odadan çıkmamaları konusunda uyardım. Çocukları görmedim ve seslerini duymadım. Ellerimi çözdü, kelepçeyi çıkarttı ve 'Duşunu al kapıda bekliyorum.Kapıyı açık bırakarak banyonun önünde beni izledi. Ben duşumu aldım havluya sarıldım eşimle birlikte diğer odaya gittik. Bu esnada beni öldürmekten vazgeçtiğini düşünüp rahatladım. Tekrar kelepçeyi getirdi kaçmaya yeltendim ancak başaramadım. Beni yakaladı ellerim arkada olacak şekilde çok sıkı kelepçeledi"
"Yatamıyordum. Kelepçeyi çıkarmasını istedim. Bana 'Sessiz yat yoksa balkondan aşağı atarım seni. Gecenin karanlığında değil gündüz gözü ile öldürüp parçalayacağım' dedi. Kızlarım diğer odada idi. Büyük kızım C.'nin kusma sesi geldi onlara bağırarak 'Yatın uyuyun öldürtmeyin kendinizi' dedi. Yerde yer yatağında yattı ben yatakta ters kelepçeyle dönmeye çalıştıkça koltuktan ses çıkıyordu. Yanıma geldi kelepçeyi söktü ve önden ellerimi kelepçeledi ve yerdeki yer yatağının yanına yatırdı. Ben açık olan kanepenin alt boşluğunda idim. Beni buraya sıkıştırarak hareket etmemi engelledi. Bu şekilde eşim uyudu ben korktuğum ve üşüdüğüm için sabaha kadar uyuyamadım. Sabah ezanı okunurken kendimden geçmişim. Eşim beni uyandırarak servisi yapıp geleceğini söyledi. 'Ben gelinceye kadar burada bekle geldiğimde yarım kalan işimi halledeceğim' diyerek gitti. Evin dış kapısını kilitlemedi. Akşam ateş ettiği silah salonda duvara dayalı şekilde duruyordu. Baktım mekanizması yoktu. Beni öldürmesin diye silah aradım, ancak bulamadım."
SAÇ TOKASI VE ÇAY KAŞIĞI İLE KELEPÇEYİ AÇAMAYI DENEDİK
Evde sabit telefonları olmadığını, kızlarının cep telefonunu eşinin sakladığını ve bulamadığını belirten Melek İpek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kelepçenin anahtarını aradım, bulamadım. Kızlarım ile birlikte çay kaşığı ve saç tel tokaları ile kelepçeyi açmaya çalıştık ama açamadık. Kızım C.'nin yardımıyla üstümü çarşaf ile sardım ve komşumuz Turgut Yaraşlı'nın evine gittim. Evleriminiz arası yaklaşık 100 metre uzaklıktadır. Bunun sebebi eşim bazen milli parklardan ceza yememek için tüfeğini Turgut'un evine bırakır.
Kapıyı Turgut'un eşi Semra Yaraşlı açtı, bana 'Ne bu halin' diye sordu. Ben de korkumdan bir şey söylemek istemedim. Sorularını 'Yine kavga ettim' diye geçiştirdim. Kendilerinde eşimin tüfeğinin olup olmadığını sordum.
Semra bana tüfeğin kendilerinde olmadığını söyledi. Ben de eve gittim. Semra benim kelepçeli olduğunu görmemesi için ellerimi örtmüştüm. Evde çocuklarım ile birlikte eşimi beklemeye başladık. Çocuklarım sürekli bana 'Babamız bizi öldürecek mi?' diye soruyordu.
Hatta C. korkudan altına işedi. Bu arada eşimin arabasının sesini duyunca kızlarım, 'Anne babam geldi, bizi öldürecek mi? diye korkudan ağlamaya başladılar. Ben çocukların olduğu odadan çıktım evin girişindeki soldaki ilk odaya girdim. Eşim aşağıdan küfrederek ve bizi öldüreceğini söyleyerek eve çıkıyordu. Kapıya tekme atarak içeri girdi. Evin içinde bağırmaya başladı. Ben odanın bir köşesinde sinmiş bir şekilde duruyordum."
'SON ANDA KUŞ SİLAHINI GÖRDÜM'
Tam bu sırada daha önceden görmediği odadaki küçük kuş silahının gözüne çarptığını anlatan Melek İpek, "Ellerim kelepçeli olmasına rağmen silahı elime aldım. Derdim bana sabaha kadar sistematik işkence yapan eşimi korkutmaktı. Bu arada odanın kapısı sert bir şekilde açıldı. Eşimle yüz yüze geldik. Aniden üstüme atılmaya kalkıştı. Bir arbede yaşanırken kontrolsüz şekilde silah patladı. Ben önce öldüğümü düşündüm. Sonra eşimin odanın kapı girişinde yığıldığını, kan aktığını gördüm. Hemen eşimin cebindeki cep telefonunu aldım.
Telefonunu açmaya çalıştım. Şifresini bilmediğim için açamadım. Telefonu yüzüne gösterdim şifrenin açılması için. Ancak açılmadı. Sonra acil aramalar çıktı bende 112 Acil Çağrı Merkezi'ni aradım. Eşimi vurduğumu acil, jandarma ve ambulansa haber verilmesini istedim. Yaşananların şokuyla eşimin başında çömelmiş vaziyette bekledim.
Kapı çaldı jandarma ve ambulans geldi. Kelepçelerimi jandarma çözdü, ben de üzerimi giyindim. Daha sonra işlemler için gözaltına alındım. Ben bu yaşananlardan dolayı üzgünüm ve pişmanım. Ancak böyle kötü bir olay olmasaydı ben ve 2 kız evladım ölmüş olacaktı. Bana sabaha kadar işkence yapan eşimi, namusumu temizledim" diyerek ifadesini tamamladı