YSK'nın İstanbul kararını köşesine taşıyan Korkusuz yazarı Can Ataklı, seçimin tekrarlanması durumunda Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın iktidarın elinden gideceğini iddia etti.Korkusuz yazarı Can Ataklı, olağanüstü itirazın yapıldığı İstanbul seçimlerinin tekrarlanabileceğini iddia etti.
Ataklı iddiasını YSK'nın Akepe'nin iddialarını araştırma kararı almasına bağladı. "Belli ki, eğer seçim yenilenirse “terör ve şehit kanı edebiyatı” ile muhalefeti yerle bir edebileceklerine inanmış saray ve çevresi" diyen Ataklı, "Erdoğan; iktidarının en büyük maddi kaynağı olan İstanbul'u kumpaslarla kazanmak isterken altından sarayın gitmesi tehlikesini de görmelidir" diye yazdı.
Ataklı'nın "İstanbul’da seçim iptal ederken Ankara’da saray gitmesin sonra" başlığıyla (25 Nisan 2019) yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:Nefesler tutuldu, YSK'nın vereceği karar bekleniyor.
İşin aslına bakarsanız kararı elbette YSK vermeyecek, önlerine gelecek talimatı açıklayacaklar.Son gelişmelere baktığımızda İstanbul'da bir seçim yenilemesi kararı çıkma olasılığı bana göre hayli yükseldi.
YSK görülmemiş bir kararla AKP'nin iddialarını araştırma kararı aldı.
Oysa YSK'nın kanıt istemesi ve kanıtlara göre de karar vermesi gerek sadece.Bu hazırlıklardan anladığıma göre, bir seçim tekrarı kararı gelebilir.“Seçim olursa ne olur?” sorusuna şu anda cevap vermem mümkün değil ama şunu iddialı biçimde söyleyebilirim;“Eğer seçim olacaksa süreç çok sert hatta şiddet içinde geçecektir.
İktidar, İstanbul'u kazanabilmek için devletin tüm gücünü kullanacağı gibi şiddete başvuracağını da açıkça göstermiştir.”İstanbul'da seçim olabileceğinin sinyalini Ankara'da Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik “linç operasyonundan” da anlayabiliriz.
İktidar ve sözcüleri istediği kadar “Örgütlü bir suç yok, provokasyon yok” dese de her şeyin önceden planlandığı artık çok açık biçimde görülüyor.
En azından cumartesi günü kılınması gereken cenaze namazının pazar gününe bırakılması bile başlı başına şüpheli bir durum.
Ama daha önemlisi linç operasyonundan sonra iktidar sorumlularının takındığı tavırdır.Cumhurbaşkanı, hemen olaydan sonra birkaç cümle ile olayı yatıştırabilir ve “demiri soğutmaya” devam edebilirdi.
Erdoğan saldırıyı kınayıp Kılıçdaroğlu'na geçmiş olsun mesajı gönderse,sorumluların yargılanacağını ve bundan böyle bu tür saldırılara asla müsamaha edilmeyeceğini söylese şu anda belki Çubuk olayını konuşmuyorduk bile.
Oysa tam tersi yapıldı.Bu iktidarın son seçimlerde yaptığı “tipik seçim kampanyası” çalışmasıdır.Belli ki, eğer seçim yenilenirse “terör ve şehit kanı edebiyatı” ile muhalefeti yerle bir edebileceklerine inanmış saray ve çevresi.Şimdi ortam ısıtılıyor.
Kamuoyu seçime ve burada uygulanacak “şiddete dayalı propagandaya” alıştırılmaya çalışılıyor.Şiddete dayalı propaganda tutar ve AKP seçimi kazanabilir mi?
7 Haziran1 Kasım sürecinde bunda başarılı oldular.Halkı terörle korkutup seçimi kazandılar.Ama seçimden sonra köprülerin altından çok su aktı.
İstanbul'u kazanmak için herkesin gözü önünde oynanan çirkin oyun ve şiddet propagandasının toplumda nefret uyandırması ihtimali de çok güçlüdür.Erdoğan; iktidarının en büyük maddi kaynağı olan İstanbul'u kumpaslarla kazanmak isterken altından sarayın gitmesi tehlikesini de görmelidir.İstanbul'da dayatma ile seçim iptali kararının tepkisinin çok büyük olması kimse için sürpriz değildir.
Toplumda oluşacak öfke ile sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi için yapılacak bir “tekrar seçim”in yaratacağı “kelebek etkisi” ile genel seçimlere gidilmesi de çok şaşırtıcı olmayacaktır.Böyle bir seçimle Erdoğan iktidarının tamamını da kaybedebilir.